Monik İpekel, cemiyet hayatının sevilen ismi. Bunun yanında güzel kalbiyle her daim iyilik projelerinin de öncüsü. Farklı konularda ve çeşitlilikte geliştirdiği projelerle iyilik için hem enerji hem de sinerji yaratıyor. Ben kendisinin “Sürdürülebilir İyilik Lideri” olduğunu düşünüyorum. Sosyal sorumluluk konusunda kendisinden öğreneceğimiz, ilham alacağımız gerçekten çok şey var. Bende bu önemli misyonunun farkına nasıl vardığı, proje tasarımındaki yöntemi, dikkate aldığı kültürel ve sosyal değerler, geleceğe dair hayalleri ve yeni projeleri gibi konularda merak ettiklerimi kendisine sordum.
Karşınızda çok değerli Monik İpekel ile gerçekleştirdiğim ve yeni farkındalıklar kazandığım röportajımız.
Monik İPEKEL-Ecehan ERSÖZ
Monik Hanım siz toplumda değer yaratmanın her zaman öncüsü oldunuz.
Bu misyonunuzu nasıl keşfettiniz?
Bir gezi için Diyarbakır’a gitmiştik. Havaalanında arkadaşlarla konuşurken bir
kadın dikkatimizi çekti. Koltukta yatıyordu. Yanında da bir delikanlı ve
ardardına sigara içen eşi vardı. Bu tablo karşısında arkadaşlar merakla yanına
gidip konuştular ve kadının kanser olduğunu öğrendiler. Meğer 2 gün içinde
ameliyat olmazsa ölecekmiş. Fakat ameliyat orada yapılamıyormuş. Valiyle
görüşüp onu uçağa bindirdik, İstanbul Çapa’da ameliyat ettirdik. Fakat
ameliyat sonrasında doktor sürecin kemoterapi ile desteklenmesi gerektiğini
söyledi. Ben bu durumu arkadaşlarıma anlatıp, sadece benim desteğim
yetmeyebilir, hep birlikte destek olalım dedim. Aramızda para toplayıp yolladık.
Bir ay sonrasında ise “Sizler benim meleklerimsiniz, hayatımı kurtardınız” diye
bir mesaj geldi. Yardım amacıyla bir hayat kurtarmış olduk.
Birçok dernek kurdunuz. Dernek kurma fikri nasıl gelişti? Hangi
derneklerde kurucusunuz?
Sonrasında valimizin eşi bunu resmileştirmemi önerdi. Çalışmaları resmi bir
dernek çatısı altında yürütmek için. Bu vesileyle ÇABA derneğini kurdum.
Öncesinde Gölcük depreminde de büyük katkı sağlayan Demokratik İlkeler
Derneği ile Türkiye’nin tanıtımı için seyahatler gerçekleştiriyorduk. Hayat
Paylaşım, Parıltı, Kaykay Federasyonu, Tohum Otizm, Omurilik Felçlileri, Altı
Nokta Körler, Rotary, Lions, UKDD, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, TAMEV
derneklerine destek sağlıyorum. Onursal başkan, yönetim kurulu üyeliği
sonrasında gençlere fırsat vermek için üye olarak çalışmalarda bulunuyorum.
Sizce sosyal sorumluluk konusunda “doğru fayda” odaklı projeler
tasarlamak için nelere dikkat edilmeli?
Doğru faydayı sağlamak için güncel ihtiyaçları tespit etmek ve bunun üzerinde
düşünmek gerekiyor. Doğru fayda sadece yapmış olmak için yapmakla
sağlanmaz. Yeni fikirler, bakış açıları, değişen ihtiyaçlar çerçevesinde
değerlendirme yapılmalı.
Burada ben bir tavsiyede bulunmak istiyorum.
Bir dernekte 4 sene bütün emeğiyle çalıştıktan sonra, başkansa üyeliğe
dönüp, üstteki makamları gençlere emanet etmeli. Bir mevkiye yapışıp
kalmamak gerek. Dernekler bir memleketin aynasıdır. Böylece derneklere taze
kan geldikçe Sivil Toplum Kuruluşları’nın bilgi seviyesi yenilenir ve o kadar
faydalı olurlar.
Monik İPEKEL-Ecehan ERSÖZ
Sosyal sorumluluk projelerinde çeşitlilik ve kapsayıcılık artan öneme
sahip. Sizin projelerinizde bunu görüyoruz. Bunu ne sağlıyor?
Farklı konularda ihtiyaçlar var günümüzde, eğitim, sağlık, çocuklar, kültür,
değerler, kadın hakları, ekonomik ve sosyal konular, çevre konuları. Bunlara
büyük pencereden bakarak bütünsel düşünmek ve proje üretmek fayda
sağlıyor.
Bir diğer önemli noktada iyilik projelerinin sürdürülebilir, yaşayan
projeler olması. Sizin çalışmalarınız ve projeleriniz bu özelliklere sahip.
Ben sizi bu noktada “sürdürülebilir iyilik lideri” olarak görüyorum. Bunun
için nelere dikkat ediyorsunuz?
Yardım çalışmalarında sürdürülebilirlik, devamlılık çok önemli. Örneğin
eğitimde bir öğrenciye eğitim süresinde bir sene burs verip sonra kesmek
hayatıyla oynamak gibi oluyor. Yapılabilir ve sürdürülebilir projeler geliştirilmeli.
Yardım faaliyetleri sadece insanın kendi vicdanı için değil, doğru faydaya
temas edecek biçimde tasarlanmalı. İçerik ve kapsamda yardım edilen-
edilmeyen mağduriyeti yaratmayacak bir çerçevede düşünülmeli.
Maalesef 6 Şubat’ta büyük bir felaket yaşadık. Deprem felaketi sizi nasıl
etkiledi?
Yaşadığımız büyük şiddetteki depremlerle dünyada olabilecek en büyük
felaketlerden birisini yaşadık malesef. Burada da görüyoruz ki tabiattan
aldığımız herşeyi tabiata geri veriyoruz. İnsanlık kavramından konuşmuştuk
mesela, işte yine aynı noktaya geliyoruz. Teknolojinin, matematiğin, insani
değerlerin çalıştığını, bunlar uygulandığında hasar olmayan yerlerde olduğunu
gördük. Buralardan dersler çıkarmak lazım.
Dünya hızla değişirken kültürel değerleri korumak önem kazanıyor. Sizce
toplumda değerler bilinci nasıl artırılabilir?
Kültürel değer dediğimizde eskiden aklımıza resim, arkeoloji, eski eserler
gelirdi. Şimdi yemek kültürü de öne çıktı. Artık arz talebe göre şekilleniyor
birtakım şeyler. Çocukların kültürel değerlerimizi bilmesi öğrenmesi çok
önemli. İleride kendi geleceğinde yapacağı her işte, atacağı her adımda kültürel
değer bilinci varsa, ahlaki, insani ve coğrafi değerleri ona katkı sağlayıp, yol
gösterir. Bu değerler aktarımın yapılması çok önemli.
Dijital ve teknoloji odaklı bir dünyadayız. Bu durum kolaylıklar getirdiği
gibi mekanikleşmeyi de içeriyor. Duygularımızı ve iletişimi nasıl canlı
tutabiliriz?
Ben teknolojik gelişmeleri yakından ve ilgiyle takip ediyorum. Özellikle NFT,
Metaverse ve robotik alanlarındaki gelişmelere çok değer veriyorum. Teknoloji
insanın gücünü ve verimliliğini artırıyor. Zaman kazandıran çözümler de
sunuyor teknoloji.
Duygu kısmına gelirsek, duygu her insanda var. Özellikle gerçek insanların en
önemli unsuru duygu. Ancak değişen dünyada duygularımızı da çok iyi
dengelemeliyiz. Bu dengeyi kurarken teknoloji ve bilimi bir tarafa, insanlığı,
insani özellikleri diğer tarafa koyup doğru dengeyi kurmalıyız. Demek istediğim
çok teknoloji içinde duygu kaybedilebilir. Diğer yandan çok aşırı duygusal
olursak da günü ve zamanı kaçırabiliriz.
Sosyal sorumluluk projeleri kişisel gelişim, girişimcilik, işbirliği
anlamında yetkinlikler kazandırıyor? Gençlerimize bu konuda neler
önerirsiniz?
Büyük bir çerçeveden gençlere bakınca gençlerimizin muhteşem olduğunu
görüyorum. Teknolojiyle uğraşanlar da kıymetli ama diğer yandan teknolojinin
olmadığı yerlerde de o çocukların tabiata bakıp tabiattaki olayları çözmeleri,
projeler geliştirmeleri de beni çok etkiliyor. Mesela okumak çok kıymetli, çok
güzel ama diğer yandan toprağın doğanın dilinden anlayıp, onun bilgisiyle de
fark yaratılabilir. Örneğin küresel ısınma ve iklim değişikliği de bu noktada çok
önemli bir konu. Bilimde Türkiye iyi yerlerde. Son zamanlarda sporda da çok iyi sonuçlar elde ediyoruz.
Geleceğe dair hayalleriniz neler?
Bütün gençlerin mutlu ve umutlu olmasını istiyorum. Mutlu bir gençlik bütün
coğrafyamızı, toprağımızı çiçeklendirir. Sağlıklı olmaları için manevi olarak
insanların mutluluğa erişebilmeleri çok önemli. Birde benim doğduğum
zamanlardaki ahlaki değerlerin yeşermesini temenni ediyorum.
Kitabınızın haberini duydum, ne zaman okuyacağız? Heyecanla
bekliyoruz.
Deprem şöyle bir düşünce de getirdi bana. Bir dakika evvel bütün anılara
sahipken bir dakika sonra hiçbiri yok. Benimde çok anılarım var, o yüzden o
kitabı artık yazmak gerektiğini düşündüm. Torunuma, gençlere bunları
aktarmak istiyorum.